13 Temmuz 2012 Cuma

Bizimkisi Bir Transfer Hikayesi

Yönetim kurulu toplanmış içeride sessizce bekliyorlardı. Içlerinden biri hariç diğerlerinin yüzünde bir endişe vardı, baskıyı iliklerine kadar hissediyordu hepsi. Odayı ölüm sessizliği sarmıştı derken dışarıda duyulan kauçuk ayakkabı tabanının sesi içeridekileri kendine getirdi. Evet gelen oydu, ölüm sessizliğine, cevapsız sorulara cevap verecek adam. Kapıyı açtı ve içeridekileri başıyla selamladı. Yönetim kurulu adeta bir asker mangası disipliniyle ayağa kalkıp başkanlarını selamladilar.

Ağzından çıkan ilk söz, "Hoca Hamit'i çok mu istiyor?" oldu. Ali ayağa kalkıp "evet, bu transferin saha dışı etkisi de çok büyük mutlaka almalıyız" dedi. Başkan önündeki kağıda not alıyordu. "peki diğer önceliklerimiz?" diye sordu. Abdurrahim ayağa kalkıp "Burak" dedi. Evet Burak'ta önemli bir hamleydi. Onu da içeriği karışık olan kağıda not aldı. Usulca kalemi yere bırakarak Adnan'a döndü; "Faslı çocuğu ne yapacağız?" Adnan ayağa kalktı "Başkanım, biliyorsunuz söz verdik. Bizi çok istiyor. Ama kulübü ona ayırdığımız bütçenin çok üzerinde talep ediyor. Maddi şartlar olanaksız görünüyor." Başkan elindeki kalemin ucunu not kağıdına vurarak biraz bekledi. en son kalem havada tutup, "tamam" dedi. Ardından ayağa kalktı. Onunla birlikte karşısında duran kurmayları da aniden hareketlenip ayağa kalktılar. "Ali, Hocayla görüş... Hamit'i ikna etsin, para sorun değil. Alacağız onu!" Yumuşak yüzlü adamın bakışları ilk defa bu kadar sertti. Ali "tamam" dedi sakin ses tonuyla. "Abdurrahim, Jeti al, Rusya'ya uçuyorsun." Abdurrahim'in heyecanlı bakışları yerini telaşa bırakmıştı. Biraz duraksadı, kendine gelince, "Burak için mi?" diye sordu. -Evet. "hemen çıkıyorum Başkanım" dedi her zamanki heyecanlı ses tonuyla. "Faslı çocukla ben ilgileneceğim, bugün hallediyoruz hepsini" dedi Başkan. Ayaktakiler heyecanlı ama biraz da meraklıydılar. Çünkü eksik bir şeyler vardı. Kimse soramadı o soruyu. Başkan cebinden ufak bir hediye paketi çıkarıp masanın üzerine bıraktı ve sessizce çıkıp gitti.

 Odadakiler birbirine bakıyorlardı, sonra gözler karşıda duran küçük kututya çevrildi. Abdurrahim dayanamayarak atıldı hemen, kutuyu açtı etrafındakiler kutuda ne olduğunu görünce endişeli bakışlar yerini heyecan ve sevince bırakmıştı. Ali, "yok canım bu iş olmaz" dedi. Ama o bile artık inanıyordu içten içe. Sadece her zamnki kalıplı davranışını sergilemişti. Ne mi vardı kutunun içinde? Üzerinde dalından yeni koparılmış bir çiçek ve altında bir resim. Üzerine şöyle yazıyordu;"Pastanın malzemelerini alın, çilek bozulmasın" Geriye tek bir soru kaldı cevaplanmayan, kimin resmi? Onu tamamlamak da size kalsın. Sevgiler.


0 yorum:

Yorum Gönder