Mahallelerde futboldan rahatsız olan yaşlılar hep olmuştur. Yaptıkları tehdit ise, "keserim topunuzu" olurdu. Bizler o tutkuyla; aldırmadan devam ederdik futbola, sonunu hiç düşünmeden. Ve bir gün korkulan olur top rastgele bir vuruşla o yaşlı amcanın önüne düşerdi. O da gözlerimizdeki ışığa aldırmadan keserdi topu.
3 Temmuzdan bu yana bu tehditkar süreci yaşıyoruz. Bir yandan tutkuyla futbolumuzun peşinden koşarken bir yandan da topun kesilme korkusunu yaşıyoruz. Sonunda o gün geldi çattı, Sayın Başbakan dün gece gazetecilere yaptığı açıklamayla hepimizin topunu kesti maalesef.
"5 Yıl Avrupaya gitmeyelim ne olur?" demeye getiriyor
sayın Başbakanımız. Neler olmaz ki...
- Ülke puanı çok ciddi derecede zarar görür.
- Bu durum karşısında şuan ki Avrupa Kupalarına katıdığımız statü tamamiyle değişir.
- 5 sene sonra en fazla lig şampiyonu bir iki ön eleme oynayarak Avrupa Ligi'ne yani eski adıyla UEFA kupasına katılır.
- Şampiyonlar Ligi katılım hakkından pay alamayız.
- Kulüplerin gelir kaynakları çok ciddi zararlar görür.
- Şampiyon olan takım bugün, CL gelirleriyle birlikte ortalama 20-25 Milyon € arası gelir elde ediyor. (2. CL'ye katılamadığı takdirde)
- 5 Yıl sonra sadece yayın gelirleri kalacak elimizde ve bu düzende bir çok Lig Tv üyesi de paketini iptal ettirecektir.
- Her şeyden önce zaten Avrupa da az olan itibarımız hiç kalmayacaktır.
Şimdi, ya bu bu patlak topla "mahsuscuktan" oynamaya devam edelim ya da dağılalım. Seçim sizin...
0 yorum:
Yorum Gönder